Açıklama
Sözlük anlamına bakarsak, bağışlamak demek birine karşı bir suç, kusur veya hata nedeniyle kızgın veya kırgın hissetmeyi bırakmak demektir. Bazı insanlar için bu terim rahatsız edilmiş kişi için ek bir çağrışım veya daha yüksek bir makamın bir şahsı affetmesi anlamına da gelir, ki bu da suçlu kişinin yapmış olduğu eylemler için herhangi bir ceza almaması anlamına gelir.
Zihinsel faktörlerin Budist bakış açısıyla analizi, bağışlama eylemi için açık bir terim içermez, ancak öfkeyi ve kızgınlığı (kin tutmak da dahil) ve bunların aksini, yani kızgın olmamayı ve zalim olmamayı içerir.
- Sinirlenmemek eylemlerimiz nedeniyle acı çeken veya acı çekecek olan başkalarına veya kendimize karşı misilleme yapmayı ve zarar vermeyi istememek anlamına gelir.
- Acımasız olmamak ise bu şefkati, başkalarının ıstırablardan ve bunun sebeplerinden kurtulma dileğini güçlendirir.
Budist bir bakış açısıyla, başkalarının veya kendimizin zararlı eylemlerimizin sonucu olan herhangi bir ıstıraptan kurtulmasını diliyoruz. Ancak hiç kimsenin, yaptıkları hataların karmik sonuçlarıyla yüzleşmemeleri için insanları affetme gücü yoktur, bu nedenle, bir rahip veya bir mahkeme hakiminin sahip olabileceği gibi, suçluları affeden, kendinden daha kutsal, abartılmış bir duygu söz konusu değil.
Budistlerin bağışlama yaklaşımının ana unsuru, kişiyi – ister bir başkası ister kendimizi – zararlı veya yıkıcı eylemlerinden veya hatalarından ayrı olarak ele almaktır. Unutmayın, yıkıcı davranışlarda bulunmamızın sebebi kötü biri olmamız değildir. Davranışsal neden ve sonuç ve gerçeklik hakkında kafamız karışık olduğu için ve ayrıca anlayışımız sınırlı olduğu için bu hataları yaparız. Bizler samsarik yaratıklarız, kontrol edilemeyecek şekilde tekrar eden kafa karışıklığımız ve sorunlarımız var ve bu yüzden uygun şefkat nesneleriyle sınırlıyız. Zaten kendimize yeterince zarar ve ıstırap veriyoruz, daha da fazlasına ihtiyacımız yok.
Öyleyse, Budist bağlamda bağışlamak şu anlama gelir:
- Kişiyi – hem kendimizi hem de başkalarını – eylemlerinden ayırmak
- Kendimize ya da başkalarına kızmamak ya da acımasızca davranmamak, bunun yerine,
- Hem kendimizin hem de onların yıkıcı bir şekilde hareket etmemize veya hata yapmamıza neden olan her şeyden özgür olması dileğiyle şefkat duygusu geliştirmek.
Ancak zararlı davranış veya hataları ele alıyorsak, sadece arkamıza yaslanıp bu konuda hiçbir şey yapmamamız doğru olmaz. Yıkıcı davranışlara bir son vermek ve hataları düzeltmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız – ancak bunu öfke veya kin beslemeden ya da başkalarını bağışladığımıza dair kibirli bir duygu yaşamadan yapmalıyız.
Meditasyon
Hem başkaları hem de kendimiz için bağışlama duygusu geliştirmemiz gerekse de, bugün sadece başkalarına odaklanacağız. Kendimize ise bir dahaki sefere odaklanacağız.
- Nefese odaklanarak sakinleşin.
- Sizi inciten veya kızdıran bir şey yapan, sizi öfkeye boğan ve sinirlendiren ve hatta belki de kin beslediğiniz birini aklınıza getirin. Daha sonralar yaptıklarını düşünmeye devam ettiniz ve kızdığınız ve aynı zamanda üzüldüğünüz birini.
- Nasıl hissettiğinizi hatırlamaya çalışın ve böyle hissetmenin hiç mutlu ya da rahat bir ruh hali olmadığını düşünün.
- Şimdi, zihninizdeki kişiyi yaptığı şeyden ayırmaya çalışın. Bu, tüm yaşamları bağlamında birçok kez meydana gelse bile, yalnızca tek bir olay.
- Bu kişi, ben de dahil diğer herkes gibi mutlu olmak ve mutsuz olmamak istiyordu, ancak ona mutluluğu neyin getireceği konusunda kafası karışıktı ve bunun verdiği mutsuzlukla, kendisi farkında olmadan ve cehaletten sizi inciterek veya bir şey yaparak yıkıcı davranışlarda bulundu ve bu da sizi kızdırdı.
- Bu anlayışa ne kadar çok odaklanırsanız, öfkenizin ve kızgınlığınızın da bir o kadar azaldığını hissedeceksiniz.
- Ona şefkat duyun, size zarar vermelerine veya başka bir can sıkıcı şey yapmalarına neden olan kafa karışıklığı ve mutsuzluktan kurtulmasını dileyin.
- Uygun bir zamanda, siz sakin o ise anlayışlı olduğu bir anda, sizi inciten şeyi ona söyleyin ve sorunu çözmeye çalışın.
Size karşı bir hata yapmış biriyle meditasyonu tekrarlayın:
- Size karşı yaptıkları hatayı ve ona nasıl kızdığınızı hatırlayın.
- Nasıl hissettiğinizi hatırlamaya çalışın ve yaşadığınız hissin mutlu ya da rahat bir ruh hali olmadığını aklınızda tutun.
- Şimdi, zihninizdeki kişiyi yaptıkları hata eyleminden ayırmaya çalışın.
- Kişi, ben de dahil diğer herkes gibi yardımcı olmak ve hata yapmamak istiyordu, ancak bir bunu yapmanın en iyi yolunu bulmak veya nasıl davranması gerektiği konusunda kafası karışıktı veya belki de dikkatini toplayamıyordu veya tembeldi ya da başka bir sebebi vardı ve bu yüzden cehalet ve rahatsız edici duygular sonucu sonunda böyle bir hata yaptı. O kişi sınırlı bir samsarik varlık, bu yüzden her zaman mükemmel olacağını ve asla hata yapmayacağını beklemek gerçekçi bir beklenti değildir.
- Bu anlayışa ne kadar çok odaklanırsanız, öfkenizin de bir o kadar azaldığına dikkat edin.
- Ona karşı şefkat geliştirin, hata yapmalarına neden olan kafa karışıklığından, cehaletten ve rahatsız edici duygulardan kurtulmasını temenni edin.
- Uygun bir zamanda, siz sakin, o ise anlayışlı olduğu bir anda ona hatalarını gösterin ve düzeltmelerine yardım ederek sorunu çözün.
Özet
Bağışlama, sanki biz onlardan daha kutsal ve mükemmel bir varlıkmışız gibi, birisini yıkıcı davranışlarından veya hatalarından dolayı affetmek anlamına gelmez – onlar bizden daha alt düzeyde ve bu yüzden kibirli otoritemizle, onlar pişmanlık duymasalar bile onları affedeceğiz diye bir şey yok. Bağışlamak terimi, sinirlenmemek, gücenmemek, kin tutmamak ve misilleme yapmayı istememek anlamına gelir. Kişiyi yaptıklarından veya yanlışlarından ayırır, ona karşı şefkat geliştirir, yaptıklarını düzeltmek veya hatalarını tekrar etmemelerine yardımcı olmak için aksiyon alırız. Böylece, özellikle de öfke kibirli düşüncelere, saldırgan, düşmanca konuşmalara ve sinirli ve umursamaz davranışlara yol açtığında, bu öfkenin bize kurduğu tuzaklardan ve bizi yönlendirdiği mutsuzluklardan kaçınmış oluyoruz.