Budist ve Müslüman Dünyaların Birbirleri Hakkındaki Bilgi

İslam Öncesi Dönem

Shakyamuni Buddha MÖ 566 ve 485 yılları arasında kuzey orta Hindistan’da yaşamıştır. Döneminin pan-Hint düşüncesi bağlamına uygun bir ruhani meditasyon ve eğitim yolunu öğretmiştir. Dolayısıyla, Buddha çoğu Hint felsefe okulunda bulunan temel savları kabul ediyordu. Bunlar arasında belirleyici özelliği acı çekmek olan, farkındalık yoksunluğu veya zihin karışıklığının yol açtığı ve davanışsal neden-sonucun (San. karma) etkisinde gerçekleşen ve yalnızca insan formunda değil, çok çeşitli yaşam formları içerisinde tekrarlanan yeniden doğuş (San. samsara) bulunur. Ruhani amaç benliğin veya “ruh”un (San. atman) ve diğer tüm fenomenlerin doğasına ilişkin eksiksiz bir anlayış geliştirmek suretiyle bu gibi yeniden doğuştan kurtuluşa erişmektir. Bu amacı gerçekleştirmenin yöntemleri öncelikle etik öz disiplin, arınma, mükemmel yoğunlaşma, çalışma ve meditasyondur.

Buddha döneminin diğer Hint felsefi ve dinî sistemlerinin bilincindeydi. Fakat arınma konusunda öğretilen yöntemlere ve bunların benliğin doğası ve tüm diğer fenomenlerin doğasına ilişkin savlarına katılmıyordu. Dolayısıyla, bu hususlardaki sunumları genellikle bu diğer görüşleri çürütmeye yönelikti. Buddha’dan sonra gelen Hintli Budist ustalar bu diğer Hint okullarındaki felsefi gelişmelerden haberdar olmaya devam etmiş ve genellikle bu okulların taraftarlarıyla şiddetli tartışmalara girmiştir.

Buddha’nın yaşamını takip eden yüzyıllarda, Budist öğretileri Hint alt kıtasından günümüz Afganistan’ı, doğu İran, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan’a kadar yayılmıştır. Hem Budist ruhban olmayan halkı hem de manastır mensupları buralarda gelişerek büyümüştür. Budizm bu bölgelerde Zerdüştlük, Mitraizm, Neoplatonizm ve nihayetinde Maniheizm inançları ve âdetleri ile karşılaşmıştır. Budist ustaları Budizm’in yayıldığı bu alanlardaki yerel dinlere ilgi duymuş ve bunları öğrenmiştir. Bu, Budizm’in bazen Neoplatonist kültürel bölgelerinde vejetaryenlik gibi belirli yerel âdetleri benimsemesinden de anlaşılmaktadır. Başka durumlarda da Budizm’de Hint Budizm’indeki yerel inanışlarla ortak tınlayan özellikler vurgulanmıştır. Söz gelimi, bodhisattva ideali, saf diyarlar ve Sonsuz Işık Buddhası Amitabha’nın İran kültürel bölgelerinde görüldüğü şekliyle Zerdüştlük’te koşutları bulunur.

Bununla beraber, Budist metinleri bu bölgelerin etik açısından sakıncalı âdetlerine de işaret etmekte tereddüt etmez. Söz gelimi, MS ikinci yüzyılda Kaşmir’de derlenen Muhteşem Tefsir (San. Mahavibhasa, İng. The Great Commentary) adlı eserde ensestin ve karınca öldürmenin Yonaka öğretileri tarafından onaylandığı anlatılır. Yonakalar, kelime anlamı olarak, Kuşan İmparatorluğu’nun Baktriya bölgesindeki Yunan yerleşimciler, daha özel olarak da, burada yaşayan ve Zerdüştlük ile Mitraizm’i benimsemiş Hint-İskitlerdir.

Top