Kıskançlığı Analiz Etmek: Boşluğu Anlamak

Kıskançlık ve diğer rahatsız edici duygular, daha büyük bir problemin belirtileridir: varlıkların gerçekte nasıl var olduklarına dair temel, basit cehaletimiz. Burada geleneklere, kategorilere ve varlıkların nasıl var olduğuna ve kıskançlığın üstesinden gelmek, sorunlarla başa çıkmak ve hayatımıza mümkün olan en iyi şekilde devam etmek için bu anlayışları nasıl kullanabileceğimizi derinlemesine inceleyeceğiz.

Kısa Özet

Duygusal sorunlar hakkında konuşuyorken bunları kıskançlık teması üzerinden ele alıyorduk. Tüm bu sorunların temelinde, gerçekliğe dair, insanların nasıl var olduklarına dair ve başkaları ve kendimizle ilgili temel bir kafa karışıklığı olduğunu gördük.

Bu kafa karışıklığının yönlerinden bir tanesi, her zaman çok katı kategorilerde düşünmemizdir, örneğin “kazanan” veya “kaybeden” kategorileri gibi. Kendimizin ve etrafımızdaki diğer herkesin keskin çizgilere sahip varlıklar olduğunu hayal ediyoruz ve güçlü bir "ben" kavramını "kaybeden" kutusuna, güçlü bir "diğerleri" kavramını ise "kazanan" kutusuna koyuyoruz. Ve sonra da bu kutuları bir dondurucuya koyup donduruyoruz.

"Ben" ve "sen" kategorilerine gelince, bunların elma veya portakal gibi genel kategorilerden farklı olduğunu unutmamalıyız. Burası daha da çok kafa karıştırıyor çünkü "ben" ve "siz" ayrı kategorilerdir – herkes kendilerini "ben" ve kalan herkesi ise "sen" olarak görür. Burada bireysel bir “ben” ve bireysel bir “sen”den bahsediyordum.

Top